Oğuz Atay


Oğuz Atay Sözleri

“-Elimde değil Olric. +Ne efendimiz? -Elleri Olric, elleri…”


“Yalnızlığı çok seversek, bir gün o da çekip gider mi?”


“İyi geçinmek iki kişinin kusursuz olmasıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmesiyle olur…”


“Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.”


“Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor.”


“İnsan çok sevdiği halde neden her defasında terkedilir. Ve beklenenler, neden hep vazgeçildikten sonra gelir.”


“Siz bilmezsiniz albayım, insanlık tek başına kollarımda can verdi. Yanında kimseler yoktu.”


“Ne zoruma gidiyor biliyor musun Olric? O’na yazdıklarımı o’ndan başka herkes okuyor.”


“Biliyor musun Olric. Artık yalnızlığı bile çok seviyorum, sırf onun eseri diye…”


“Biliyor musun Olric, benim birçok dostum var. Görüyorum efendimiz, hepsinin sırtınızda izleri var.”


“Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı. Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim.”


“Can çekişmek nasıl bir şey bilir misin Olric? Hayır efendimiz, nasıl bir şey . Ona söyleyebileceğin o kadar şey varken susmaktır Olric.”


“Artık gelecek planlarımı hayattan gizli yapıyorum. Sanki hayat, işini gücünü bırakıp planlarımı bozmak için her şeyi yapıyor.”


“Sigarayı bırak artık diyordun ya bana, ben de bırakmıyordum. Çünkü senin, benim için üzülüyor olmana içten içe seviniyordum.”


“Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim dedi. Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek; seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda.”


“İnsan nedir bilir misin Olric? Nedir efendimiz? Ağaçları kesip onlardan kâğıt yapan sonra da o kâğıtlara “ağaçları koruyunuz” yazandır.”


“Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim.”


“Bize öğretilen her söze inandık, yasaktır dendi kandık, hep girilmez levhalarına aldandık, bu tutulan yol yanlıştır bize.”


“Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen boşuna yorma, boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı, özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.”


“Öyleyse, ben de hayatımın sonuna kadar aynı yerde kımıldamadan oturacağım. Herkes istediği kadar koşsun. Beni anlayacak insan, oturduğum yerde de beni bulur…”


“Beni anlamalısın çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.”


“Acının şiddetli oluşu değil, sürekli oluşu yoruyor bizi.”


“Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım.”


“Seni görmek istiyordum kısacası. İnsan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. Sen anlamazsın tabii. Anlamak için insanın bazı eksik yönleri olmalı.”


“Bazılarımız şiirlere, şarkılara, filmlere, kitaplara tutunuyor. Sanırım artık insan, tutunamıyor insana.”


“Kendimle konuşurken bile onun hoşuna gitmeye çalışıyordum.”


“Beni anlamıyorlardı. Zarar yok. Zaten beni, daha kimler anlamadı.”Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok.”


“Hep geçer diyorlar ya Olric. Sence geçer mi? Geçer elbet efendim; bazısı teğet geçer, bazısı deler geçer, bazısı deşer geçer, bazısı parçalar geçer. Ama mutlaka geçer.”


“Hiç şiir okumamış kadar kötüsünüz.”


“Zaman her şeyin ilacıysa, fazlası intihara girmez mi?”


“Nedensiz ve sebepsiz sevdim seni. Çünkü bir sebebi olsa, aşk olmazdı bunun ismi.”


“Herkes birikmiş bizi seyrediyor. Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.”


“Güçlü olmaya çalışmak beni yoruyor Olric.”


“Ben yalnız kalmalıyım başka çarem yok.”


“Ne ölmek nefessiz kalmaktır, Ne de yaşamak nefes almaktır… Yaşamak; sevilmeyi hak eden birine yaşamını harcamaktadır.”


“Gözleriniz çok ses çıkarıyor Albayım…”


“Sen duydun mu sustuklarımı.”


“Beni ya şımartın ya da kapı dışarı edin… Yarı içtenliğe dayanmam zor benim…”


“Yaşar gibi yapmaktan özlemez gibi yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde tutmaktan sıkıldım.”


“Fotoğraf çekilirken, nedense kendimizi gülümsemek zorunda hissediyoruz. Yani aslında ona bile mutluluk oyunu oynuyoruz.”


“Bazen ne yaparsan yap yaranamıyorsun. Ve yaranamadıkça yaralanıyorsun.”


“Tabiat, sırlarını bakmasını bilene açıklarmış.”


“İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. Bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır.”


“Son bir şans daha verme, sevgine layık olmayana. Merak etme, aşk yürek işidir ve yüreği olmayanın kalbi kırılmaz nasılsa.”


“Kimsenin yaşantısını beğenmedim. Kendime uygun bir yaşantı da bulamadım.”


“Yalnızlığına iyi bak, sahip çık. Kaç kişinin emeği var onda kim bilir?”


“Ne zaman hayata tutunmaya çalışsak, hep mahrem yerleri geldi elimize.”


“Söyle evladım’ diye teselli ederdi annem beni. Söyle de içine hicran olmasın. Hicran oldu anne.”


“Ben, senin bilinçaltı karanlıklarına ittiğin ve gerçekleşmesinden korktuğun kirli arzuların, ben senin bilinçaltı ormanlarının Tarzan’ı! Yemeye geldim seni. Benden kurtulamazsın. Ben, senin vicdan azabınım!”


“Oysa bizim bütün güzelliğimiz, yaşadıklarımızla düşündüklerimiz arasındaki acıklı çelişkinin yansımalarından ibaretti.”


“Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.”


“Neden yalnızlıktan şikayetçidir ki insan. Ne yani, mutlu olması için bir sevgiliye mi muhtaçtır her zaman.”


“Provası yok hayatın. Ne yeniden yaşamak mümkün, ne de yaşadıklarını silebilmek. Önemli olan, ilk defa değil son defa sevebilmek.”


“İnsanlar bozuk para gibidir. İki seçenek vardır; yazı ya da tura. Bir yüzünü gösterirken bize diğer yüzünü zaman gösterecektir.”


“İçimden şehirler geçiyor, sen her durakta duruyor, inmiyorsun.”


“Oysa bazı insanlar vardır; en çamurlu yerlerden bile kolalı beyaz gömleklerini ve açık renk pantolonlarını kirletmeden çıkarlar. Böyle adamlar hayatta başarıya ulaşırlar.”


“Kolundaki yaralar efendim? Tutunurken öyle oldu Olric. Ya yüreğindeki yaralar efendim? Tutulurken öyle oldu Olric! Peki ya gözlerindeki suskunluk; ne efendim. Hiç dokunma. Sus Olric.”


“Daha kaç kez ıskalayacağız hayatı Olric. Oklarımız bitene kadar efendim.”


“Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir kitapları koruma derneği kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli…”


“Bakma Olric insanların “Beni çok sevecek birini arıyorum” demesine, Büyük bir sevgiye maruz kalınca hepsi kaçacak delik arıyor.”


“Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım.”


“Şimdi al yalnızlığımı ört üzerine Olric. Belki o vakit bırakıp her şeyi. Gelirim bir yerlerden başlamak için yeniden.”


“Gelir mi dersin Olric? Gelmez, gelemez efendimiz. Neden Olric? Yüreği o kadar büyük sevemezde ondan efendimiz.”


“İnsan nedir bilir misin Olric? Nedir efendimiz? Ağaçları kesip onlardan kâğıt yapan sonra da o kâğıtlara “ağaçları koruyunuz” yazandır.”


“En tehlikeli kelime nedir Olric?  Ama’dır efendim bana göre.  Neden Olric?  Önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür! Mesela, ‘seni seviyorum ama’ gibi.”